Çeviren: Toğrul Salamzade
Mesih’in imanı kesin bir şekilde inkâr edilmeden, bu imanın zedelenebileceği ve mahvedilebileceği pek çok yol vardır. İşte Hristiyan olarak adlandırılan pek çok dinin gerçek anlamda Müjde’ye bağlı olmamasının sebebinin de bu olduğunu düşünüyoruz. Müjde aslında çok ilginç ve hassas bir şekilde oluşturulmuş ve çok kolay bozulabilen bir ilâçtır.
Müjde’yi başka bir şeyle değiştirerek mahvedebilirsiniz.
Günahkârın gözünden Kutsal Kitap’ın iman için önerdiği büyük gayeyi -İsa Mesih’i- alıp O’nun yerine başka bir gayeyi -Kilise, Hizmet, Günah İtirafı, Vaftiz ya da Rabbin Sofrası- koyarsanız, kötülük yapmış olursunuz. Mesih’in yerine herhangi bir şeyi koyarsanız, Müjde tamamen mahvolur! Bunu doğrudan ya da dolaylı olarak yaparsanız, dininiz Müjde’ye dayalı olmaktan çıkar.
Müjde’yi eklemeler yaparak mahvedebilirsiniz. İmanın en büyük gayesi olan Mesih’e, aynı derecede onurlandırılmaya layık başka gayeler eklemeniz yeterlidir ve böylece kötülük tamamlanmış olur. Mesih’e herhangi bir şey eklerseniz, Müjde saf bir Müjde olmaktan çıkar! Bunu doğrudan ya da dolaylı olarak yaparsanız, dininiz Müjde’ye dayalı olmaktan çıkar.
Müjde’yi müdahalelerle mahvedebilirsiniz. Günahkârın dikkatini Kurtarıcı’dan uzaklaştırmak için Mesih ile ruhun gözü arasına bir şey sokmanız yeterlidir ve böylece kötülük tamamlanmış olur. İnsan ile Mesih arasına herhangi bir şey koyun, insan araya giren şey için Mesih’i ihmal edecektir! Bunu doğrudan ya da dolaylı olarak yaparsanız, dininiz Müjde’ye dayalı olmaktan çıkar.
Müjde’yi orantısızlıkla mahvedebilirsiniz. Hristiyanlığın ikinci derecedeki şeylerine abartılı bir önem atfedip, birinci derecedeki şeylerin önemini azalttığınızda, kötülük yapmış olursunuz. Hakikatin parçalarının oranını bir kez değiştirdiğinizde, hakikat çok geçmeden apaçık bir hataya dönüşür! Bunu doğrudan ya da dolaylı olarak yaparsanız, dininiz Müjde’ye dayalı olmaktan çıkar.
Son olarak, fakat en önemlisi, karışık ve çelişkili yönlendirmelerle Müjde’yi tamamen mahvedebilirsiniz. İman, vaftiz, Kilise imtiyazları ve Rabbin Sofrası’nın yararları hakkında karmaşık ve belirsiz ifadeler, hepsi bir araya getirilmiş ve dinleyicilerin önüne düzensiz bir şekilde atılmışsa, Müjde’yi Müjde olmaktan çıkarır! Hristiyanlığın karışık ve düzensiz beyanları neredeyse hiç beyanda bulunulmaması kadar kötüdür! Bu tür bir din Müjde’ye dayalı değildir.
Ne demek istediğimi açıkça ifade edip edemediğimi bilmiyorum. Ancak bunu yapmaya çok istekliyim. Sayısız yurttaşımız dinde şu ya da bu şey arasında hiçbir fark görememekte ve dolayısıyla sürekli olarak yoldan sapmaktadır. Binlerce kişi vaazlar ve vaizler arasında belirgin bir fark göremiyor ve sadece “her şeyin bazen doğru olmadığına” dair muğlak bir fikre kapılıyorlar. Bu nedenle konumuzu iki bilindik örnekle açıklamaya çalışacağım.
Bir doktorun yazdığı reçetede genellikle beş ya da altı farklı bileşen bulunur. Bir ilaçtan şu kadar, diğerinden bu kadar; şundan biraz, bundan epeyce vardır. Şimdi hangi sağduyulu insan reçetenin tüm değerinin sadık ve dürüst bir şekilde kullanılmasına bağlı olduğunu göremeyebilir? Bir maddeyi çıkarın ve yerine başka bir madde koyun; bir maddeyi tamamen çıkarın, bir ilacın miktarına biraz ekleyin; diğerinin miktarından biraz eksiltin. Reçeteye bunu yaparsanız, sevgili dostum, reçeteyi tamamen bozmanız bire bin ihtimaldir. Sağlığınız için gerekli olan şeyi düpedüz zehre dönüştürmüş olursunuz.
Bu küçük ve sıradan benzetmeyi Müjde’ye uygulayın. Onu, insanın ruhsal hastalığını iyileştirmek için, sonsuz hüner ve güce sahip bir Hekim tarafından gökten indirilen bir ilaç olarak düşünün; tüm bilgeliğiyle insanın asla tasarlayamayacağı, eşsiz bir etkiye sahip bir ilaç. Sağduyu sahibi biri olarak şimdi söyleyin bana, bu ilacın en ufak bir değişiklik yapılmadan ve tam olarak büyük Hekimin amaçladığı şekilde ve oranda kullanılması mantıklı değil midir? Söyleyin bana, eğer en ufak bir müdahalede bulunduysanız, ondan iyilik beklemeye zerre kadar hakkınız var mı? Bu soruların cevabının ne olması gerektiğini biliyorsunuz: cevabınızı vicdanınız verecektir. Hekiminizin reçetesinin oranlarını bozarsanız, ona ilaç deseniz bile faydasını mahvedersiniz. Mesih’in Müjdesinin oranlarını bozarsanız, etkinliğini de bozarsınız. İsterseniz buna din diyebilirsiniz; ama Müjde’ye dayalı din diyemezsiniz. İçinde çeşitli öğretiler olabilir, ama oranlara dikkat etmediğiniz sürece hiçbir işe yaramazlar.
Tunç yılan (Say. 21:4-9), anlatmak istediğim şey için bir başka değerli örnek teşkil etmektedir. Bu mucizevi ilacın tüm etkisinin, onu tam olarak Tanrı’nın belirttiği şekilde kullanmaya bağlı olduğunu hatırlamalıyız. Tunç sunağa ya da yılanın asılı olduğu direğe bakmanın akıllıca olduğunu düşünen kişi yaralarından ölecekti. Isırılan zavallı İsrailliyi iyileştiren, yalnızca ve yalnızca kendisine bakılan yılandı. Yılana dokunmanın ya da ona bir kurban sunmanın daha iyi olacağını düşünen adam hiçbir fayda elde edemeyecekti.-Her acı çeken kişinin, başkasının gözleriyle değil, kendi gözleriyle baktığı yılandı onu iyileştiren. Başkasına kendisi için bakmasını söyleyen adam, vekaleten bakmayı faydasız bulurdu. Reçete bakmak, bakmak, sadece bakmaktı. Acı çeken kişi ve yalnızca acı çeken kişi, kendi gözleriyle kendisi için bakmalıydı.
Bu harikulade ve en derin tipik hikâyeyi Müjde’ye uygulayalım. Onu tam olarak Mesih’in belirlediği şekilde kullanmadığımız sürece, Mesih’in kurtarışından ruhlarımız adına en ufak bir yarar beklemek için hiçbir gerekçemiz yoktur. Ona bir şey eklersek, ondan bir şey çıkarırsak, koşulları geliştirmeye çalışırsak, Kutsal Kitap’ın bizim için çizdiği yoldan en ufak bir şekilde ayrılırsak, herhangi bir iyilik yapılmasını beklemeye hakkımız yoktur. Tanrı’nın kurtuluş planı düzeltilemez ya da geliştirilemez. Her kim onu değiştirmeye ya da geliştirmeye çalışırsa, onu tamamen mahvettiğini görecektir.
Konumun bu son bölümünü, bir dinin gerçekten “Müjde’ye dayalı” ve gerçekten iyi olması için, Mesih’in buyurduğu ve Elçilere açıkladığı gibi, Müjde’den, yalnızca Müjde’den başka bir şey olmaması gerektiğini söyleyerek bitiriyorum; hakikat ve yalnızca hakikat! Tüm dolulukları, tüm serbestlikleri, tüm sadelikleri, tüm mevcudiyetleri içinde terimler, yalnızca terimler.
Üzülerek söylüyorum ki, günümüzde din olarak adlandırılan şeylerin büyük bir kısmı bana çürümüş gibi geliyor. Biraz önce verdiğim standarda uymuyor. Ona bazı şeyler ekleniyor, bazı şeyler çıkarılıyor, bazı şeyler yanlış yerlere konuyor ya da bazı şeyler yanlış oranlarda ifade ediliyor. Bu nedenle, ne kadar acı verici olsa da, çağımızdaki dinin büyük bir kısmının Müjde’ye dayalı olarak adlandırılmayı hak etmediği sonucuna varmaktan kaçınamıyorum. “Müjde’ye dayalı” olmayan tüm din adamlarını “Hristiyan” olmamakla suçlamıyorum. Öğrettikleri dinin Hristiyanlık olmadığını da söylemiyorum. Böyle bir şey söyleyecek kadar merhametsiz olmadığıma inanıyorum. Ancak, daha önce belirttiğim nedenlerden dolayı, bana Mesih’in tüm hakikati olmayan bir şeyi öğretiyor gibi göründüklerini söylüyorum. Tek kelimeyle, Müjde’nin tam ağırlığını, tam ölçüsünü ve reçetesini doğru bir şekilde vermiyorlar. Parçalar var, ama orantılar yok.