Çeviren: Toğrul Salamzade
İsa şöyle demiştir: “Bunun için, nasıl dinlediğinize dikkat edin” (Luk. 8:18). İşte size vaazları yararlı ve verimli bir şekilde dinlemenize yardımcı olacak bazı uyarılar ve yönlendirmeler.
- Onları dinlemeye meraktan değil, görevinizi bilmek ve yapmak için içten bir istekle gelin. O’nun evine yüreklerimizi ıslah etmek için değil de, sadece kulaklarımızı hoşnut etmek için girmek, kendimiz için olduğu kadar En Yüce Tanrı için de son derece rahatsız edici olacaktır.
- Tanrı Sözü’nden dile getirilenlere özenle kulak verin. Dünyevi bir kral kraliyet bildirisi yayınlasa ve tebaasının yaşamı ya da ölümü tamamen bu bildirinin koşullarını yerine getirip getirmemesine bağlı olsa, bu koşulların neler olduğunu duymak için ne kadar da hevesli olurlardı! Kralların Kralı ve Rablerin Rabbi’ne de aynı saygıyı göstermemiz ve O’nun adına bağışlanma, esenlik ve mutluluğumuzun nasıl güvence altına alınabileceğini açıklayan hizmetkârlarına dikkatle kulak vermemiz gerekmez mi?
- Vaize karşı en ufak bir önyargı bile beslemeyin. İsa Mesih’in kendisi de bu yüzden birçok kudretli iş gerçekleştiremedi ve kendi ülkesindekiler arasında büyük bir etkiyle vaaz veremedi; çünkü onlar O’na güceniyorlardı. Bu nedenle dikkat edin ve Kutsal Ruh’un üzerinize gözetmen olarak atadığı kişilere karşı herhangi bir hoşnutsuzluk beslemekten sakının.
- Din adamlarının da sizin gibi aynı tutkulara sahip kişiler olduğunu unutmayın. Bir kişinin kendi öğrenmediği bir şeyi başkalarına öğrettiğini duysak bile, bu onun öğretisini reddetmek için bir neden değildir. Zira vaizler kendi adlarına değil, Mesih adına konuşurlar. Din bilginleri ve Ferisiler söyledikleri şeyleri kendileri yapmadıkları halde, halka onların söylediklerini yapmalarını kimin buyurduğunu biliyoruz (bkz. Matta 23:1-3).
- Bir vaize çok fazla güvenmemeye ya da onu gereğinden fazla yüceltmemeye dikkat edin. Bir öğretmeni diğerine tercih etmek Tanrı’nın kilisesi için çoğu zaman kötü sonuçlar doğurmuştur. Yahudi olmayanların büyük Elçisi’nin Korintliler’de kınadığı bir hataydı bu: ‘Her biriniz, “Ben Pavlus yanlısıyım”, “Ben Apollos yanlısıyım”, “Ben Kefas yanlısıyım” ya da “Ben Mesih yanlısıyım” diyormuş. Apollos kim, Pavlus kim? İman etmenize aracı olmuş hizmetkârlardır.” (1Ko. 1:12; 3:5). Tüm vaizler kurtuluşun mirasçıları olacak olanlara birer elçi olarak hizmet etmek üzere gönderilmedi mi? Yaptıkları işlerden dolayı hepsine büyük saygı duyulması gerekmez mi?
- Bildirilen her şeyi kendi yüreklerinize de uyarlayın. Kurtarıcımız son akşam yemeğinde sevgili öğrencileriyle konuşurken, içlerinden birinin O’na ihanet edeceğini önceden bildirdiğinde, her biri bunu hemen kendi yüreğine uyguladı ve “Ya Rab, beni demek istemedin ya?” dedi (Mat. 26:22). Ah, keşke insanlar, vaizler onları herhangi bir günahtan caydırırken ya da bir göreve teşvik ederken, “Bu falanca kişi içindi!” diye yakınmak yerine, düşüncelerini kendi iç dünyalarına yöneltseler ve “Tanrım, bu ben miyim?” diye sorsalar. Genelde olduğundan çok daha faydalı söylemler bulmalıyız!
- Her vaazdan önce, vaaz sırasında ve vaazdan sonra Rabbinize dua edin ki, vaize konuşma kudreti ve Tanrı’nın Kitabı’ndan size görev olarak gösterdiklerini uygulama iradesi ve kabiliyeti versin. Aziz Pavlus’un sevgili Efeslilere kendisi için Tanrı’ya aracılık etmeleri yönünde bu kadar içtenlikle yalvarmasının nedeni hiç kuşkusuz bu düşünceydi: ‘Ağzımı her açtığımda bana gerekli söz verilsin diye benim için de dua edin; öyle ki, Müjde’nin sırrını cesaretle bildirebileyim. Uğruna zincire vurulmuş durumda elçilik ettiğim Müjde’yi gerektiği gibi cesaretle duyurabilmem için dua edin. ‘ (Efe. 6:19-20). Eğer Aziz Pavlus gibi büyük bir elçinin kendi halkının dualarına ihtiyacı varsa, Kutsal Ruh’un sadece sıradan armağanlarına sahip olan hizmetkârların çok daha fazla ihtiyacı vardır. Keşke bugün beni dinleyen herkes, şimdi kendilerine söylenenleri uygulamak için yüreklerini ciddi bir şekilde ortaya koysa! Şeytanın gökten şimşek gibi düştüğünü ve insanların vaaz edilen Sözü iki ucu keskin kılıçtan daha keskin ve Tanrı aracılığıyla şeytanın kalelerini yıkmak için güçlü olduğunu görecekler!
Kaynak:
George Whitefield, The Works of the Reverend George Whitefield. Published by E. and C. Dilly, 1771-1772, London.