Çeviren: Denizhan Başaran
Kutsal Yazılar’ın yeterliliği, Kutsal Kitap’ın esinlenmesi ve yetkisiyle yakından ilişkilidir. Kutsal Yazılar’ın esinlenmesinden söz ettiğimizde, Kutsal Kitap’ın yer alan çeşitli kitapların kaynağının Tanrı’nın iradesinde olduğu gerçeğine atıfta bulunmuş oluruz. Kutsal Kitap’ın kitapları, insan yazarları aracılığıyla kaleme alınmış Kutsal Ruh Tanrı’nın esinlemesidir (2 Timoteos 3:16). Kutsal Kitap’ın yetkisinden söz ettiğimizde, Kutsal Ruh Kutsal Yazılar’ın ilahi yazarı olduğundan, Tanrı’nın sözünün doğruluğuna ve ilahi kökenine yalnızca Kutsal Ruh’un tanıklık edebileceğini kastediyoruz. Kutsal Kitap’a yetki veren, kilise değildir. Aksine, kilise sadece Kutsal Yazılar’ın zaten sahip olduğu yetkiyi tanıyabilir, çünkü Kutsal Yazılar Tanrı tarafından esinlemiştir.
Kutsal Yazılar’dan “yeterli” olarak bahsettiğimizde, Kutsal Kitap’ın Tanrı’nın iradesi ve gazabından nasıl kurtulacağımız hakkında bilmemizi istediği her şeyi açıkladığını kastediyoruz. Kutsal Kitap çok özel bir amaç için verilmiştir. Bize bilmemiz yararlı ya da pratik olabilecek her şeyi öğretmez, öğretmesi de amaçlanmamıştır. Kutsal Kitap günahkâr insanın merakını gidermek için verilmemiştir ve dolayısıyla yaşamın tüm gizemlerine yanıt bulamayız. “Gizlilik Tanrımız RAB’be özgüdür.” (Yasa’nın Tekrarı 29:29).
Ancak Kutsal Kitap hem yasayı hem de müjdeyi açıklar. Yasa, Tanrı’nın bize emrettikleridir ve Mısır’dan Çıkış 20 (On Emir) gibi bir pasajda bulunur. Müjde ise Tanrı’nın İsa Mesih’te bize verdiği ve yasasının taleplerini karşılayan şey olup Pavlus tarafından 1. Korintliler 15:1-8’de (sadece bir örnek olarak) açıklanmıştır. Her ne kadar ahlak yasası evrensel olsa da (Tanrı’nın suretinde yaratıldığımız için yüreklerimize yazılmıştır) Tanrı’nın iradesinin herkes için tamamen açık olması için Tanrı’nın yasasını sadece Kutsal Kitap’ta yazılı olarak buluruz.
Yaratılışın güzelliği ve ihtişamı (o kadar ki güzel ve ihtişamlı ki, Tanrı’nın varlığını bile inkâr edemeyiz) bizi güçlü bir şekilde yaratıcıya yöneltse de Tanrı’nın İsa Mesih’in kişiliği ve işi aracılığıyla günahkârları kurtarmak için yaptığı kurtarma işinin öyküsü ne dağların zirvelerinin güzelliğinde yazılıdır ne de denizlerdeki dalgaların müthiş çarpışmasında bulunur. Müjdeyi bulabileceğimiz tek yer Tanrı’nın yazılı sözleridir.
Kutsal Yazılar’ın yeterliliğinden söz ettiğimizde, aslında, Kutsal Kitap’ta Adem’le Aden’de yapılan işler antlaşmasında ortaya çıkan ve On Emir’de yeniden ifade edilen kurtuluşumuzun öyküsünü ve İsa’nın Eski Antlaşma’nın örneklerinde ve gölgesinde, Yeni Antlaşma’nın vaadi ve yerine getirilmesinde bizi günahlarımızdan kurtardığına tanık olduğumuz lütuf antlaşmasının çeşitli uygulamalarını bulduğumuzu kastediyoruz. Bu kurtuluş öyküsü Kutsal Kitap’ın içeriğini oluşturduğundan Kutsal Kitap’a göre, Tanrı’ya nasıl doğru bir şekilde tapınacağımız konusunda başka ne bilmemiz gerekebilir? Günahın suçluluğundan ve gücünden nasıl kurtulacağımız konusunda Tanrı’nın bize sözünde açıklamadığı başka neyi bilmemiz gerekir? Müjdeyi açıklığa kavuşturmak için kilise geleneğine ihtiyacımız var mı? Kutsal Kitap’ta eksik olduğu varsayılan şeyleri açıklamak için ek “kutsal kitaplara” ya da “vahiylere” ihtiyacımız var mı? Tabii ki hayır.
Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın isteğini bilmek ve kurtulmak için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Mesih’in kanıyla temizlenmiş ve O’nun kusursuz doğruluğunu giymiş aklanmış günahkârlar olarak, Kutsal Tanrı’ya şükran dolu yüreklerle yaklaşmakta ve O’nun buyurduğu şekilde tapınmakta özgürüz. Ancak bunu sadece Kutsal Kitap bize açıkladığı için biliyoruz. “Kutsal Yazılar yeterlidir” dediğimizde kastettiğimiz budur.