İlahiyat

Toplu İbadetin Önemi

Jon Payne

Çeviren: Toğrul Salamzade

Yazının orijinali için tıklayınız.

Hristiyanlar için toplu (yüz yüze) ibadet tercihe mi bağlıdır? Bu soru, özellikle de sonu gelmeyen online hizmetlerin ve toplu ibadetin yüzeysel bir şekilde ele alındığı günümüzde son derece önemli bir sorudur. Kutsal Kitap‘ın cevabı son derece açıktır: Hayır, toplu ibadet isteğe bağlı değildir. Aslında, Mesih’in her izleyicisi için ilahi bir zorunluluktur. Nitekim, hastalık ya da tehlikeli hava koşulları gibi meşru engeller olmadıkça, imanlıların Kutsal Kitap’a göre oluşturulmuş bir kilise bağlamında (İbr. 10:24-25) -yani, nitelikli ihtiyarların sevgi dolu çobanlığı ve disiplini altında olan yerel bir imanlı topluluğu bağlamında- ibadet için bir araya gelmeleri emredilmiştir. Bu ihtiyarlar Mesih’in sürüsünün canlarını gözetir ve Kelamın vaazını, sakramentlerin uygulanmasını ve halka açık duaları dürüstçe gerçekleştirirler (Elç. 2:42; 14:23; Efe. 4:11-16; 1Ti. 3:1-13). Bu nedenle, Kutsal Kitap’a dayalı bir kilisede toplu ibadet tartışılmazdır ve Hristiyan dindarlığının, öğrenciliğinin ve tanıklığının temel bir işareti ve aracıdır. Kilise, imanlıların Rabbin Günü’nde kutsal bir şekilde bir araya gelmesinden kesinlikle daha fazlasıdır, ancak asla bundan daha azı değildir.

Aralık ayı boyunca kiliseye katılım genellikle artar. Noel ilahileri, kutlama süsleri, Noel vaazları ve aile gelenekleri, ibadet için Tanrı’nın halkıyla bir araya gelmeye teşvik eder. Peki ya yılın geri kalanı? Diğer kırk sekiz Rabbin Günü ne olacak? Toplu (yüz yüze) ibadet Hristiyan imanlılar için neden bu kadar önemlidir?

Toplanmama Nedenleri

Bu önemli soruları yanıtlamadan önce, belki de günümüz imanlılarının birçoğunun ibadet için bir araya gelmemeyi tercih etmesinin tipik nedenlerinden birkaçını ele almak faydalı olacaktır. Bunlardan ikisine değineceğiz-bireysel ruhsallık ve olumsuz kilise deneyimleri.

İmanlıların toplu ibadeti bırakmalarının ilk nedeni, bireysel ruhsallığın artan eğilimidir. Birçok kişi kilise üyeliği ve Rabbin Günü’nde toplu ibadet aracılığıyla Mesih’le özdeşleşmek yerine, kendilerini gözle görülür kilisenin hizmetinden ve görevinden koparmışlardır. Bunun yerine, web sitelerinden, kitaplardan, podcast’lerden ve gayri resmi paydaşlıklardan son derece kişiselleştirilmiş bir ruhsallığı bir araya getirmeyi tercih ediyorlar. Birçoğu, kolaylık ve bağımsızlık nedenleriyle yüz yüze ibadet yerine online ibadeti tercih eder hale geldi. Hesap verebilirlik, disiplin veya çobanlık desteği olmaksızın kendi koşullarına göre Hristiyanlık tasavvur etmektedirler. Bu yaklaşımla ilgili göze çarpan sorun, Kutsal Yazılar’ın hiçbir yerinde bu tür özelleştirilmiş bir iman görmememizdir. Bu Kutsal Kitap Hristiyanlığına tamamen terstir. İsa, kurtardığı çocuklarının Mesih’in bedeninin faal üyeleri olmalarını (1Ko. 12:12-26; Efe. 4:15-16), “canlarınız için hesap verecek” görevli olan nitelikli önderlere sevinçle boyun eğerek yaşamalarını ister (İbr. 13:17). Kilisesi olmayan bir Hristiyan, çölde sayısız tehlikeye maruz kalan yalnız bir koyun gibidir.

Hristiyanların toplu ibadeti bırakmalarının ikinci bir nedeni de olumsuz bir kilise deneyimi yaşamış olmalarıdır. Çok sayıda imanlı kilisede istismarcı önderlik, toksik ilişkiler ve yanlış öğretişler sebebiyle travma yaşamıştır. Bazılarının anıları henüz tazedir. Yaralar gerçektir. Buna rağmen, bazı kiliselerdeki olumsuz deneyimlere dayanarak tüm kiliseler yargılanmamalıdır. Mesih kötü önderlerin ve sadakatsiz kiliselerin neden olduğu acıyı anlar. Kanıyla satın aldığı imanlılarının en çok neye ihtiyacı olduğunu da en iyi O bilir ki bu da sağlıklı bir kilise bağlamında lütuf araçlarından oluşan toplu ibadettir.

İlahi bir Emir

İbraniler kitabı, amansız bir zulüm tehdidi altında yaşayan birinci yüzyıl Hristiyanlarına yazılmıştır. Mesih’le ve O’nun kilisesiyle bütünleşmenin bedeli ağırdı. Eski zamanlarda İsrail’in kalıntılarından ve bugün dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca imanlıdan farklı olarak, yeni ortaya çıkan kilise “acılarla dolu büyük bir mücadeleye, bazen sitemlere, sıkıntılara uğrayıp seyirlik” olmuştu (İbr. 10:32-33; 11). Ancak yine de ruhsal bir yalnızlık içinde yaşamak için topluluğu terk etmemeliydiler. Aksine, koşullara rağmen (ve hatta koşullar dolayısıyla), Tanrı halkına ibadet için bir araya gelmelerini buyurmuştur:

Açıkça benimsediğimiz umuda sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Tanrı güvenilirdir. Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim. Bazılarının alıştığı gibi, bir araya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim. (İbr. 10:23-25).

Müjde umudunun tereddütsüz bir şekilde ifade edilmesi, özellikle de Hristiyanlığa giderek daha fazla düşmanlık besleyen bir kültürde, ben, İsa ve İncil’den daha fazlasını gerektirir. Hristiyanların ilahi olarak tesis edilmiş lütuf araçlarına ihtiyaçları vardır. Bunun yanı sıra birbirlerine de ihtiyaçları vardır. İman inzivaya çekildiğinde zayıflar. Tanrı’nın halkı, Tanrı’nın ve bir araya gelmiş kilisesinin huzurunda sağlam vaazlara, imanı besleyen sakramentlere ve içten dualara ihtiyaç duyar. Tanrı, bizi sevdiği ve bizim için en iyi olanı bildiği için Hristiyanların ibadet için toplanmasını ister. Bu arada, Pentikost’tan beri sadık imanlıların şiddetle bağlı oldukları şey de budur: “Bunlar kendilerini elçilerin öğretisine, paydaşlığa, ekmek bölmeye ve duaya adadılar.” (Elç. 2:42). İbadet için bir araya gelmek ilk yüzyıldaki imanlılar için güvenli olmasa da çok önemliydi. Bu aynı zamanda onların başlıca sevinciydi.

Toplu ibadetin eskatolojik boyutu, ibadet için bir araya gelme yönündeki ilahi emir göz önünde bulundurulduğunda da önemlidir. Kutsal Kitap’a göre toplu ibadet, “her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu’nun önünde” durduğu ebedi günde yapılacak göksel ibadetin habercisidir (Vahiy 7:9-10).

Başka bir deyişle, Tanrı ve Müjdesi bu çağın toplu ibadetinde Kelam ve sakrament aracılığıyla yüceltildiğinde, Hristiyanlar imanla gelecek çağdaki göksel ibadetin ön deneyimini elde ederler (Mat. 26:29; İbr. 6:5; Vah. 19:9). Dahası, dünyadaki Şabatlar ebedi Şabat’a, yani Tanrı’nın huzurunda sevinç dolu ibadet ve göz kamaştırıcı paydaşlığın hiç bitmediği o güne duyulan özlemi geliştirmek için vardır. Philip Doddridge şöyle yazmaktadır: “Dünyasal Şabatlarını seviyoruz Tanrım, ancak yukarıda daha asil bir istirahat var; emekçi canlarımız coşkulu bir umut ve güçlü bir arzuyla onu arzuluyor.”

Lütuf Araçları

İskoçya’nın Edinburgh kentinde yaşarken Thomas Boston’un vaazlarının The Christian Life Delineated (1775) başlıklı eski bir baskısını temin ettim. Bu kitapta, ünlü İskoç pastör şöyle diyor: “Araçları kullanmadan inanıyormuş gibi yapmak küstahlıktır; vaade inanmadan araçları kullanmak ise anlamsız bir formalitedir.

Boston’un sözleri, bilhassa özelleşmiş ruhsallık ve dini şekilcilikle boğuşan müjdeci kültürde önemlidir. Tanrı normalde halkını dışsal ve sıradan yollarla kurtarır ve kutsar. Peki nedir bu araçlar? Kelamın vaaz edilmesi, sakramentler ve dua. Tanrı’nın halkı Mesih’i ve O’nun tüm faydalarını O’nun ilahi olarak belirlediği yollarla kilisenin toplu ibadeti içinde alır – kiliseden ayrı olarak değil. Bu Hristiyanlık 101’dir ve Reformasyon inancının temel vurgusudur.

İbadet Kutsal Ruh’un imalathanesidir. Görevlendirilmiş ve meşru olarak atanmış pastörler tarafından uygulanan lütuf araçları, Tanrı’nın bizi Oğlu’nun suretine göre şekillendirdiği ve biçimlendirdiği kutsal araçlardır. Bunlar Tanrı’nın seçtiği araçlardır ve Ruh aracılığıyla, imanın uygulanması yoluyla, “seçilmişlerinin kurtuluşları için etkin olan kutsal hükümleridir” (Westminster Uzun Katekizmi 154). Bu nedenle, kilise ibadetini ihmal etmek en nihayetinde Tanrı’nın iyiliğini küçümsemek ve O’nun ilahi hikmetini sorgulamaktır.

Değişmez bir Öncelik

Sevgili Hristiyan okuyucum, yazmaya yerimin elvermediği bu ve diğer nedenlerden dolayı, bir araya gelerek “yüz yüze” ibadet etmek isteğe bağlı değildir. Kutsal amaçları olan ilahi bir gerekliliktir. Belki de toplu ibadeti ihmal etmek gibi Kutsal Kitap’a aykırı bir alışkanlık geliştirmişsinizdir. Belki de Hristiyan yaşamını kendi başınıza idare edebileceğinize kendinizi yanlış bir şekilde ikna etmişsinizdir. Belki de ruhsal bir aldırmazlık içine girmişsinizdir. Durum ne olursa olsun, Tanrı’nın Kendisinin emrettiği ve kurtarılmış çocuklarının yaşamlarında kutsamayı vaat ettiği kutsal topluluğa dönmenin zamanı gelmedi mi? İmanınızı bir kez daha lütuf araçlarının Mesih merkezli yemyeşil otlaklarında beslemenin zamanı gelmedi mi? Siyon’a giden iyi bilinen yolda ilerleyen ekklesia (kilise)-“toplanmış olanlar” ile paydaşlığı yenilemenin zamanı gelmedi mi?

Bu nedenle, sevgili inanlılar, toplu ibadeti haftalık programınızda değişmez bir öncelik haline getirin. Her bir Hristiyan gibi sizin de lütuf araçlarının ruhsal besleyiciliğine ihtiyacınız vardır. Acılardan yüceliğe giden bu dar yolda yolculuk eden her yolcu gibi, sizin de kilisenin sevgi dolu paydaşlığına ve hesap verebilirliğine ihtiyacınız vardır (hepimizin ihtiyacı vardır). Bu nedenle hepimiz mezmur yazarıyla birlikte sevinçle şöyle diyebiliriz: “Bana: ‘RAB’bin evine gidelim’ dendikçe sevinirim” (Mez. 122:1), çünkü “Senin avlularında bir gün, Başka yerdeki bin günden iyidir” (Mez. 84:10).

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu